Dilin Biyolojik Altyapısı: Broca ve Wernicke
- Caner Çetin
- 23 Nis
- 4 dakikada okunur
Dil, herkesin hayatında yeri olan ve insanlararası iletişimin önemli bir yapısıdır. Bizler dil ile kendi düşüncelerimizi başkalarına aktarmaya çabalarız. Bu çabaya yönelik olarak konuşma ve yazı dillerini geliştirdik. Kendimizi daha iyi ifade ettik ve bilginin kalıcılığını sağladık. Evrim boyunca bu gelişim bizde bazı nörolojik eğilimler yarattı. Bu yapıları çalışanlar arasında Broca ve Wernicke yer almaktadır. Onların çalışmaları bugün beyindeki dil üzerine fonksiyonları anlamamız için bir altyapı sundu.
Beyindeki dil alanları üzerine çalışma yapan isimler arasında Broca ve Wernicke gelmektedir. Broca, 1861 yılında yayınladığı makale ile sol frontal lob üzerine çalışmış ve modern “afazi” tanımını gerçekleştirmiştir. Onu afazi çalışmaya iten vaka literatürde “Tan” olarak bilinir. Bu ismin verilmesinin nedeni vakanın sadece “tan” sesini çıkarabilmesidir. Bu hasta, bacağındaki bir enfeksiyondan vefat eder. Bu süreçten sonra Broca hastalarda konuşma afazisi üzerine çalışır. Broca çalışmalarında kendi ismi verdiği alanı keşfeder ve bu alanlar posterior inferior frontal girusta yer alan Broadmann 44 ve 45. alanlarıdır. Broca tüm dil yeteneklerini sol hemisferdeki bu alana atfetmez (Rutten, 2022: 26-28; Stinnet vd., 2023; Flinker ve ark., 2015: 2871).
Broca alanı ile ilgili afazilerin nedenleri ve semptomları farklılık göstermektedir. Örneğin Broca afazisi olan bazı hastaların Broca alanlarında lezyon bulunmazken bu alanda hasar gören bazı hastalarda da dil ifadeleri bozulmamıştır. Bu da bizi dil için beyinde birden fazla bölgenin işleyişi olduğunu düşünmeye itmektedir (Stinnet ve ark., 2023). Dildeki bu karmaşık yapı, beynin geniş bir fonksiyon alanına sahip olduğunu göstermektedir. Bu geniş alan üzerinde çalışma yürütmüş bir diğer kişi de Carl Wernicke’dir.
Dil kavrama ile ilgili bir diğer alan Wernicke alanıdır. İsmini, bu alanı keşfeden Alman nörolog Carl Wernicke’den almaktadır. Wernicke alanı konuşma ve yazma dilinin kavranması için kritik bir rol üstlenmektedir. Carl Wernicke, 1874 yılında bir eserinde Wernicke afazisini, konuşabilme yeteneğinin korunması ancak anlama yeteneğinin bozulması olarak karakterize etmiştir. Wernicke alanı sol hemisferde ve superior temporal girusun arkasında konumlanmıştır ancak Carl Wernicke, sadece bu alanın dilin anlaşılması için tek başına rol oynamadığını düşünmüştür (Wani, 2024: 1-2; Nasios vd., 2019: 2; Rutten, 2022: 29).
Wernicke alanı sadece tek bir yapı değildir ve onun diğer beyin bölgeleriyle olan ilişkisini anlamak önem teşkil etmektedir. Wernicke alanı, Broca alanı, Arkuat Fasikulus, birincil işitsel korteks ve görsel ilişkilendirme alanları ile ilişkidedir. Broca ile Wernicke alanları Arkuat Fasikulus ile birbirlerine bağlıdırlar. Birincil işitsel korteks, talamustan işitsel girdi alır ve ses uyaranlarının işlenmesinde rol oynar. Birincil işitsel korteks, Wernicke alanıyla etkileşim kurarak sözlerin anlamlı şekilde anlaşılması için çalışır. Son olarak görsel ilişkilendirme alanları, oksipital ve parietal loblarla çalışır. Bu alanların Wernicke alanı ile ortaklaşa çalışması sonucunda yazı dilinde kullanılan sembolik harflerin okunabilmesi mümkün olduğu gibi bu sembollerin anlamları da okunabilir hâle gelir (Wani, 2020: 2).
Diğer yandan Wernicke alanının sadece bir bölümden oluştuğunu düşünmek bizleri yine yanıltacaktır. Kendi içinde birden fazla bölüm bulundurmakla beraber iki bölüm özel bir rol oynamaktadır. Bu bölgeler Superior Temporal Girus (STG) ve Angular Girus kısımlardır. STG, ses temelli bilginin işlenmesi ve konuşma dilinin kavranması için önemli bir rol üstlenmektedir. STG, işitsel korteksten bilgiyi almakta ve dille ilişkili diğer bölgelerle etkileşimini sağlamaktadır. Angular Girus, parietal lobun arka kısmında konumlanmıştır. Okuma ve yazma gibi dille ilişkili fonksiyonları üstlenmektedir. Görsel, işitsel ve somatasensör bilginin bütünleşmesinde, okumanın kavranmasında etkili bir rol oynamaktadır. Angular Girus ve Wernicke alanlarının ortaklaşa çalışması sonucu iki fonksiyon ortaya çıkar. Bunlardan ilki yazı dilini anlamayı kolaylaştırma ve diğeri de bellekten anlamsal bilginin geri çağrılmasının kolaylaştırmaya yaramaktadır (Wani, 2020: 2-3).
Konuşma dili, yazı dili ve bunları üretmekle anlamak arasında farklı ilişkiler vardır. Bu ilişki beyinde izlenen yolakların farklı şekilde aktivasyon olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin bir kelimeyi duyduğumuzda birincil işitsel alandan çıkan çıktı Wernicke alanı tarafından alınır. Bir kelimeyi söylediğimizde yolak Wernicke alanından Broca alanına doğru kayar ve buradan da konuşma kaslarını kontrol eden motor alana bilgi iletilir. Bir kelime okunduğunda birincil görsel alandan ayrılan bilgi Angular Girus’a gelir ve bu Wernicke alanında kelimenin anlamına karşılık gelen işitsel formu oluşturur (Geschwind, 1972: 79). Bu süreç bizlerde bir anda gelişmez ve doğduğumuz günden itibaren bu yazı ve konuşam dilini iyileştirmeye çalışırız.
Wernicke alanının gelişimi zamanla olur ve çocukluğun ilk aşamalarında henüz tam olgunlaşmamıştır. Onun olgunlaşması dili, sesleri ve yazılı dili anlamak ile paralel seyretmektedir. Zaman içinde gelişmesi veya afazi meydana gelmesi onun nöroplastisite özelliğine sahip olduğunu göstermektedir. Wernicke alanının gelişim göstermesinin belirli bir yaş aralığı olması da dil kazanımının belirli bir yaş aralığında konumlandığını göstermektedir (Wani, 2020: 3-4).
Bireyler dil edinimi yeteneklerini geliştirdikçe o alanlarındaki nöron demetlerini ve sinaptik bağlantılarını güçlendirirler. Buradaki daha sağlam nöron öbekleri daha güçlü iletişim halini vurgular. Jäncke ve arkadaşları, bu amaçla çalışmalarında kortikal kalınlığı, bu kalınlığın dil kazanımı, işleme hızı ve görsel hafıza gibi fonksiyonlarla ilişkisi üzerine bir çalışma yapmışlardır. Çalışmalarının sonuçlarında kortikal kalınlık ve dil kavramı arasında anlamlı bir ilişki bulmuşlardır. Bu sonuçlara göre hem sağ hem de sol hemisferde yerleşik olan Wernicke alanlarındaki kortikal kalınlık ile dil kavrama arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki vardır. Ancak bu fark pratik ve görünür yaşamda fark edilemeyen ufak bir farklılıktır (Jäncke et al., 2020: 1130).
Çalışmalarında bahsettikleri gibi beyindeki alanların karmaşık işlevselliği devam etmektedir ve bir fonksiyon ile özelleşmiş bir alanı saptayabilmek çok güçtür. Broca ve Wernicke alanlarının dil ile ilişkilendirilmesinden öte bu alanların sadece birer parçadan ibaret olduğunu ve tüm dil becerilerinin burada konumlanmamış olmasını hatırlamakta yarar var. Dilin biyolojik altyapsına dair daha çok odaklanmalı ve çalışmaları sürdürmeliyiz. Biyolojik altyapıyı saptayabilmek, dilin fonksiyonlarına dair bize daha fazla bilgi sunacaktır.
Kaynakça
Geschwind, N. (1972). Language and The Brain. Scientific American, 226(4), 76-83.
Jäncke, L., Liem, F., & Merillat, S. (2020). Are Language Skills Related To Structural Features in Broca’s and Wernicke’s Area? European Journal of Neuroscience, 53(4), 1124–1135. https://doi.org/10.1111/ejn.15038
Nasios, G., Dardiotis, E. & Messinis, L. (2019). From Broca and Wernicke to The Neuromodulation Era: Insights of Brain Language Networks for Neurorehabilitation. Behavioural Neurology, 2019, 1–10. https://doi.org/10.1155/2019/9894571
Rutten, G.^(2022). Broca-Wernicke theories: A Historical Perspective. Hillis, A.E., Fridriksson, J. (Eds). Handbook of Clinical Neurology içinde (s. 25-34).
Stinnett, TJ., Reddy, V., Zabel, MK., (08 Ağustos 2023). “Neuroanatomy, Broca Area.” [26 Kasım 2024]. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK526096/
Wani, P. D. (21 Eylül 2024). “From Sound to Meaning: Navigating Wernicke’s Area in Language Processing. Cureus.” [21 Kasım 2024]. https://doi.org/10.7759/cureus.69833



Yorumlar