2024 Yılı Kritiği
- Caner Çetin
- 31 Ara 2024
- 4 dakikada okunur
2023 yılından beri günlük tutuyorum. Hem 2023 ylı günlüklerime hem de 2024 yılının başında tutttuğum günlüklere ve notlara göz gezdirdim. Arada gördüğüm en büyük fark, eski karamsarlığımın çok büyük ölçüde azalmış olduğuydu. Eski günlüklerimde karamsar, depresif ve dünya sanki hiç değişmeyecekmiş gibi bir dil kullanıyormuşum. Bu bakış açım yerini iş yapma ve var olma sevincine bıraktı. Eskiden ufak bir olayı çok fazla büyütürken şimdi bunun sadece bir olaydan ibaret olduğunu ve yaşamımı belirleyen büyük bir olay olmadığını idrak ettim.
Yine günlüklerime göz gezdirirken eski arkadaşlıklarımın ve ilişkilerimin değiştiğini; bazı kişilerin hala yaşamımda olduğunu ancak bazılarının tamemen gittiğini fark ettim. Sadece bir senede arkadaş çevrem çok büyük bir oranda değişti. Eski arkdaşlıklarımdan çok azı ile hala düzenli bir iletişim halindeyiz. En çok iletişimi sürdürdüğüm kişiler ise lise arkadaşlıklarım olduğunu fark ettim. Onlarla seneler geçse de her sene görüşüyor ve vakit geçiriyoruz. Tüm değişen arkadaş çevremde onların benim köklerim olduğunun bilincine vardım. Ne zaman arasam ya da aransam araya zaman girmemişçesine konuşabiliyoruz. Lise arkadaşlarım kendi yaşamlarını farklı ilde oluştururken ben de burada kendi yaşamımı oluşturuyorum. Bir araya geldiğimizde aradan zaman geçmemiş gibi konuşabiliyoruz. Benim için kıymetli dostluklar olduğunu şimdi idrak ettim. Onlara daha fazla zaman ayırmam gerekiyor.
Bu senede konuşamadığım ve görüşemediğim bir hayli insan oldu. Kimi zaman sadece uzaktan birbirimize selam verdik ya da bazen sadece yan yana geçiştik. Kimi zaman ise bazı arkadaşlarımla hararetli sohbetleri kesmek zorunda kaldım. Kendi benliğimin her geçen gün biraz da şekillenmesi ile aslında herkes ile her zaman konuşmamın gerekmediğini idrak ettim. Özellikle 2023 sonu ve 2024 başlarında her yere girme ve her ortamı deneyimleme merakım vardı. Bu zaman aralığı da üniversite hayatımın ikinci senesinin ikinci dönemine denk gelmektedir. Her etkinliğe gitmek ve her ortamda bulunmak bana bir hayli keyif vermekle beraber bu süreçte çok yorulduğum anlar da olmuştu. Yorulsam da bundan pişman olduğumu söyleyemem. Her çeşit ortamda bulunarak aslında dünyanın çok ufak ve arkadaşlık ya da her tür ilişkilerin aslında ne kadar sığ kaldığını fark ettim. Ayrıca ortamlarda bulunurken neyin benim ilgimi çektiğine dair derin içgörüler edindim.
Tüm sene boyunca bunaldığımda yaptığım birkaç eylem vardı. Kendimi rahatlatmak için bisiklete biniyor ve Kepez’i geçinceye dek bisikletimle yolları arşınlıyordum. Kafamdaki kaskım ve tekerleklerimin gücü ile rüzgara doğru ilerlemek beni bir hayli neşelendiriyordu. Bu bisikletimi Kasım ayında sattım. Yürümek de benim içsel sıkıntımı dindiren başka eylemlerden biriydi. Günlük tutmak, bisiklet sürmek ve yürüyüşe çıkmak, benim genel iyi oluşuma katkı sunan eylemlerdi ancak hiçbiri diğer insanlarla girdiğim sosyal ve karşılıklı ilişkinin yerini tutmazdı. Yalnızlık üzerine yaptığım çalışmalar ve kendi özgün deneyimlerimden yola çıkarak bireyin esenliğini en çok koruyan ve geliştiren kişinin girdiği etkileşimleri ve içinde bulunuduğu bağlamlar olduğundan emin oldum. Tek başıma bisiklet sürmek ya da tek başıma yürüyüşe çıkmanın güzel olduğunu ya da hayatımda başardığım başarıların beni mutlu ettiğini çevremde paylaşacak kimse olmazsa beni zehirlediğini öğrendim. Bağlama oturmamış eylemlerim sadece mekaniktiler ve bir neşeye sahip değillerdi. Ne zamanki yanımda bir yol arkadaşım olmuşsa o zaman gerçekten neşelenebiliyordum. Çevremde iletişim kurabileceğim kişilerle kendimi paylaştığımda var olduğumu öğrendim.
Bu sene içinde öğrendiğim istatistik araçları ya da yapay zekanın yükselişi ile okuduğum her kaynağı bireyin “mutlak tek” içinde olmasını sağlayıp sağlayamacağını irdelemek içindi. Bu sene biterken kendime, bağlama oturtulmamış ve bazı biyolojik hissiyatları üretemeyen hiçbir zekanın bireye esenlik vermeyeceğini itiraf ediyorum. Kendime olan başka bir itirafım ise yeterli zekaya ulaşan her şeyin arkadaşlık ilişkilerini birebir kopyalayıp bizi aşacağına inandığımdır. Her sene makinelerin çağına bir adım daha atıyoruz ve bunu durduracak hiçbir güç bulunmuyor.
Makineler gibi neden-sonuç ilişkisi ile düşündüğümde bu senenin benim için getirdiği en büyük mutluluğun, iletişim kurarken dingin ve sade olmaya başlamamdır. Benim ya da bair başkasının tüm atarlı sözlerinin ya da tüm sevinç barındıran hitabetlerinin aslında kendisi ile ilgili olduğunu gösteren kanıtlarla biraz daha iç içe oldum. Bu yıl edindiğim en büyük korku da işsiz kalma korkusudur ancak bu benim için sadece bir motivasyon kaynağı olup beni çalışmaya iten bir duygusal durumdur.
İçinde bulunmak en büyük mutluluk duyduğum oluşumlar ise YetGen, Genç Çanakkale ve KAF | Kültür Araştırmaları ve Faaliyetler Merkezi’dir. YetGen benim için hayatın sadece Çanakkale’den ibaret olmadığını ve sağlıklı işleyen kurumların olduğunu gösterdi. Çanakkale’nin sokaklarında dolaşmayı ve Çanakkaleliler ile konuşmayı seven biriyim. Çanakkale halkı samimidir ancak yeniliğe kapalı ve doğru ile kolay olan arasındaki seçimi yapmakta zorluk çeken bir ilin insanlarıdır. YetGen, hayatın ve akademinin Çanakkale dışında daha güçlü olduğunu gösterdi. Bu benim daha azimle çalışmam için bir ivmeleyici motivasyon kaynağı oluşturdu. YetGen’in konu içerikleri ve kapsamları, sektör ile yakından çalışması, pratik edinebileceğim bir yer sağlaması onu benim için kıymetli yapmaktadır. Aslında okuryazarlıkların, sunum yapmanın, Excel kullanmanın ve girişimciliğin nasıl olduğunu öğrendim. Bu alanları nasıl doğru şekilde icra edeceğimi öğrendim. Genç Çanakkale, hayatın üniversite ile sınırlı olmadığını ve üniversite dışında da ayrı bir gerçekliğin olduğunu gösterdi. Genç Çanakkale sayesinde ilin gerçek durumuyla yüzleşme şansı elde ettim. Burada kurduğum arkadaşlıklar ile eğlenmeyi öğrendim. Beraber hem iş yaptık hem de eğlenmiştik. Benim için çok kıymetli zamanlardı. Burada edindiğim her dostluğun yeri bende ayrı olacaktır. KAF hakkında fazla konuşacak bir şeyim yok. KAF’ın çalışmalarına ben de internet sayfasından bakıyorum.
Bu sene fark ettiğim en acı gerçek büyüyor oluşumdu. Kararlarımın sadece beni etkilediği ve bugün aldığım kararların bundan seneler sonraki “ben”i etkileyeceğini fark ettim. Benden büyük olan akrabalarımın benden hala büyük olmalarına devam etmelerine rağmen zamanın onlarda bıraktığı izlere şahit olmak bende bir aciliyet ve şaşkınlık duygusu uyandırmaktadır. Daha fazla zaman geçirmeyi dilediğim kişiler arasında akrabalarım da yer almaktadır. Keşke onlarla daha fazla zaman geçirme ve onları daha fazla tanıma fırsatım olsaydı. Bu tanıyamama durumunun ilerleyen yıllarda farklı ve daha komplike sonuçlara yol açacağına eminim.
Bu sene içinde gitmekten en hoşlandığım ülke İngiltere ve şehir Londra oldu. Buradaki güzellikleri görme fırsatım oldu. Yaşamın bir yerlerde iyi koşullarda devam ettiğini görmek bana biraz üzüntü verse de Londra’nın bahçelerinde dolaşmak yüreğimi hafifletmişti. Londra’da attığım her adımda ülkemin içinde bulunduğu yozlaşmışlığı görme fırsatım oldu. İngilizler sayıca çok fazla olan mülteci ve diğer milletlerden olan insanlara rağmen Londra’yı genel olarak iyi koruyabilmişlerdi. Bu farklılık içinde oluşan denge ve uyum benim ülkemde de bir gün olabilir. Bu sene içinde Romanya’ya da gitme şansım oldu. Burada Topluma Destek Derneği’ni anmam gerekmektedir. TDD sayesinde farklı kültürden insanlarla ve kimliklerle tanıştım.
Bu sene en pişman olduğum şey ise sosyal medyada fazla zaman harcamak oldu. Bu zamanımın yerine kitap okuma ya da çevrimiçi dil öğrenme uygulamalarını koyabiliirdim. Yeni senede buna dikkat edeceğim. İyilikleriyle ve kötülükleriyle bir seneyi daha geride bıraktım. Bu sene içinde iletişim kurduğum herkes çok kıymetli idi ve hepsi bana bir şeyler öğretti. Kimisi yoldaşım oldu kimisi arkadaşım oldu. Bana daha iyi bir yaşamın kapısını açan herkese çok teşekkür ediyorum. İyi yıllara!






Yorumlar