top of page
  • LinkedIn
  • Instagram

Huşu Duymak

  • Yazarın fotoğrafı: Caner Çetin
    Caner Çetin
  • 5 Mar
  • 3 dakikada okunur
picture from Çanakkale
Çanakkale/Kilitbahir

Yüzünü  yüksek dağlara çevirmek ve yüreğini rengarenk bir dünyaya açmak kişide yeni duygular uyandırır. Bu engin görünümlü dağların belki binlerce yıllık varlıkları kişide bir huşu duygusu uyandırabilir. Onların yücelikleri karşısında kişi kendi varlığının acizliğini ve kısalığını idrak edebilir. İdrak sırasında kişinin yüreğinde kıpırtılar yer alabilir, belki midesinde kelebekler de coşabilir. Tüm bu duygulanımların ötesinde kişide uyanan en önemli his dağların enginliğinin onda uyandırdığı daha üstün bir mekanizmanın bir parçası olduğunu sezmesi olacaktır.

              

Kainatın ufak bir parçasında yer alan birey kendisinden daha üstün bir güce maruz kaldığında kendisinin aslında ufak bir parça olduğunu idrak edecektir. Bu idrak, onun yaşamında bir değişim yaratır ve huşu duymaya başlar. Başına gelen olayların deneyimlenmesinde daha önce ona gözükmeyen yeni bir his zuhur edecektir. Bu zuhur, huşu duymadır. Kişinin yüreğini hafifleten ve onun yükünü tek başına taşımadığını hatırlatan bir unsur yaşamında yer almaya başlar.

              

Yükünü tek başına sırtlamadığının farkına varan birey yeni olaylara kapı aralayacaktır. Yeni bakış açılarına ve yeni deneyimlere kendini açacaktır. Daha öncesinde ona sıkıntı ve stres veren olayları, o nedenlerin tek kaynağının kendisinin olmadığını idrak ederek aşacaktır. Bu yolla kişi kendini aşkın hale gelecektir. Kendini aşmasını engelleyen stres ve korkuyu aşkın gale gelmiştir. Edindiği yeni idrak ve kavrama seviyesi ile kendisinde sıkıntıları bertaraf edecektir.

              

Kendi içsel yaşamındaki sıkıntı ve stresi kalktığı an kişide yaratıcılık baş gösterir. Huşu duygusu ile kendisine akan bilginin farkına varır ve onu işinin bir parçası yapar. Bu ikinci dikkattir. Kişi birinci dikkatinde gündelik olayların neden ve sonuçlarını kavrarken ikinci dikkatte deneyimlediğinin neden ve sonucu kavramaya başlar. İkinci dikkatte yaşanılan ve maruz kalınan deneyimin vermek istediği bir mesaj vardır. Bir defa huşu duyan kişi ikinci dikkatteki neden ve sonuçlara odaklanmaya başlar ve görünenin ötesindeki tabloyu fark etmeye başlar.

              

Görünenin ötesine dokunan kişi, Spinoza’nın “yukarıya atılan taş uçtuğunu düşünürdü” görüşü üzerine düşünürken hem de kendisinin neden bu sorunla uğraştığını düşünür. Burada bir algılananın ötesinde bir dokunuş vardır. Bu dokunuş ancak huşu duymayı bilenler tarafından algılanabilir. Yüceliği idrak edenler, kendisinden daha yüce düşünceler üzerine odaklanabilirler. Bu odaklanmada araştırılan konunun üzerine ek kişinin kendi hayatı üzerine de bir araştırma yapması söz konusudur.

              

Basit görünen bu ikinci dikkat ve araştırma ise herkes tarafından algılanmaz, üzerinde durulmaz. Günlük hayatın kişide yarattığı duygulanım ikinci dikkate müsaade etmez. Yoğun tempoda, fazla duygulanımlarda ve duyu organlarının delicesine uyarıldığı ortamlarda ikinci dikkatin ortaya çıkması zorlaşır. Bu yorucu ortamlarda ikinci dikkati edinmek daha zorlaşır ayrıca mevcut şehir hayatı buna müsaade etmez. Bilginin hızlı iletimi ve etkileşimin sıklığı ikinci dikkati baskılar. Baskılanımdan kaçınmak için ve huşu duyabilmek için beyne az girdinin girmesi gerekmektedir. Bu koşullar sağlanmadıkça ne huşu duyabiliriz ne de görünenin ötesine dokunabiliriz.


Belki de şehirlerimizde görünenin ötesine dokunamaz geldiğimiz için genel iyi oluş oranları düşmüş ve eski dünyanın mucizevi buluşları bugün bulunmuyordur. Kişinin kendisini idrak etmesine karşılık gelen huşu duyma ve görünenin ötesine dokunma bugün hayatımızda yer etmez. Bu unsurların yerinde artık tüketim ürünleri vardır. Hayat bu noktada deneyimlenecek ya da değer katılacak bir unsur olmaktan çıkmış ve tüketilmesi gereken bir unsur haline gelmiştir. Yaratıcılık, eleştirel düşünebilme ve yeniliğe açık olma gibi yaşama heyecan katan unsurlar paspas altı edilmiştir.


Bu üç kritik beceri dünün dünyasında bahçede futbol oynarken edinilebiliyordu.Bugünün dünyasında ikinci dikkat için gereken unsurlar unutulmaktadır. Bugünün dünyasında bir manzara seyretmek ya da ağacın varlığına tanık olmak gibi şehir hayatının ritmine uygun olmayan eylemler tercih edilmiyor. Bu ikinci dikkate ait yavaş eylemler her geçen gün değerini ve yaşamda payını kaybetmektedir. Bu bizim için olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu olası sonuçlara karşı koyabilmek için feribotta iken denizin varlığına tanık olmayı sürdürebilmek gerekmektedir. Denizden huşu duymayı öğrenebilmek gerekmektedir.

Yorumlar


İLETİŞİME GEÇİN

Aşağıdaki formu doldurarak bize ulaşın:

Thank you for reaching out!

© 2023 Caner Çetin'e aittir. Tüm hakları saklıdır.

bottom of page